19 Eylül 2009 Cumartesi

İshal Bayramı

Sizler bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım.Aslında çok uzak değil ama yarın Şeker Bayramı olduğu için babaannemlerde olacağım.Eyvah Şeker Bayramı dedim.Ramazan Bayramı demeliydim.Diyanet İşleri öyle diyor.Ama bana şekeri anımsatan bi bayram o yüzden ŞEKER BAYRAMI diyorum bastıra bastıra.Zamanım çok kısıtlı birazdan yola çıkacağız.O yüzden sizlerle bi tecrübemi paylaşıyorum hemenYaklaşık 6 sene önce Şeker Bayramı'nın ilk gününde o kadar çok şeker yemiştim ki ishal olmuştum.Aman ha çok kaçırmayın.Tecrübe konuşuyor.6 sene önce Şeker Bayramı benim için İshal Bayramı olmuştu.O yüzden gitmeden uyarayım dedim.Kendinize dikkat edin.Ben artık gidiyorum.BYE


Şeker Bayramınız Kutlu Olsun,Fazla şeker yemeyin ishal olursunuz....

18 Eylül 2009 Cuma

Paylaşmayı Seven Parmak Kaldırsın ???


Cartoon Network sevdiğim bir kanal.Johnny Bravo,Powerpuff Girls vazgeçilmezlerim...Cartoon Network reklamları çok kısa ve az olan bir kanal.Yayınladıkları bir reklam çok garibime gidiyor.Reklam Cartoon Network,TOÇEV ve MEB işbirliğiyle hazırlanmış bir projeye ait.Bu projede ilköğretim öğrencilerinin, kendi hikaye kitaplarını onları hiç okuma fırsatı bulamamış kardeşlerine göndermesi hedefleniyor.Gerçekten çok güzel bir proje.Ancak reklamında eserleri daha çok büyüklere hitap eden yazarların isimleri söyleniyor.Sait Faik Abasıyanık,Reşat Nuri Güntekin,Halide Edip Adıvar.Bu yazarların çocuklar için yazmış olduğu çok az sayıda kitap var.Kemalettin Tuğcu çocuklar için bir çok hikaye yazmış bi yazar.Ama adı reklamda geçmiyor.Ömer Seyfettin'in adı reklamda geçiyor çok şaşırdım doğrusu.Ancak beni en çok şaşırtan Jules Verne gibi bir yazarın adının reklamda geçmemesi.Ayrıca reklamda klasikleşmiş eserleri bulunan yazarların (Mark Twain,Carlo Collodi,Charles Dickens ve bence en önemlisi Jose Mauro de Vasconcelos) adının geçmesi projenin amacına uygun olurdu.Zaten en sonda Dostoyevski diyorlar.Orada kopuyorum işte.Dostoyevski'yi ilköğretim çocuğu nasıl okuyabilir ki ? Reklam saçma.Ama proje güzel.Paylaşmayı Seven Parmak Kaldırsın.Sonuna kadar destek veriyorum.

14 Eylül 2009 Pazartesi

MP Kardeşliği


MP bir ayakkabı markasıdır.En azından ben öyle sanıyordum.Mersin'de yaşıyorsanız MP dosttur.MP kardeştir.Evet çok ilginç ama öyle.Tanıdığım bazı kızların nickinde MP dost,kardeş,kanka ve buna benzer kelimeler yazıyor.Acaba tanımadığım kızların nicklerinde de yazıyor mu merak ediyorum doğrusu.MP Mersin'de yaşayan bi çocuğun adı ve soyadının baş harfiymiş.Bir arkadaşıma neden nickine MP yazdığını sorduğumda beni koruyor tarzı bi cevap vermişti.Bu çocuk Mersin'deki tüm kızları koruyor mu acaba?Veya bu kızların yeni başlattığı bi moda mı?İlginç.Asıl ilginç olan da MP'le babamın seksen küsür yaşındaki dayısının ismi aynı.Duyunca çok güldüm.Ben de bundan sonra nickime MP babamın dayısı yazacağım.Kızlara inat.Sizin dostunuz kankanızsa benim de babamın dayısı MP.

10 Eylül 2009 Perşembe

Meryem'in Blog Sayfası


Evet az önce Meryem'in blog sayfasına girdim.Girmez olaydım.Dolmuşçularla ilgili yazdığı yazıya yorum yaptım ve tam çıkarken sürekli sayfa açılırken duyduğumuz çıt çıt sesleri odada yankılanmaya başladı.Tam 16 kere Meryem'in blogu açıldı ve bilgisayar dondu.E benim sinirlerde oynadı yani.Halbuki 16 kere de tıklamadım her zaman olduğu gibi 2 kere tıkladım.Nedenini anlayamadım.Nefret ediyorum teknolojiden.Yukarıda ekranın o anki durumunun resmini de görebilirsiniz(resmi büyültmek için tıklayınız:P)Bakın ve anlayın neler çektiğimi.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Nesquik Keçi Bokları


Bugün biraz mide bulandırıcı bi yazı yazıyorum.Hem de kahvaltıların vazgeçilmezi Nesquik mısır ve buğday gevreğiyle ilgili.Bu yazıyı okuduktan sonra yer misiniz bilemiyeceğim ama paylaşmak istedim.Ben de Nesquik mısır ve buğday gevreğini çok sevenlerdenim ama yerken her seferinde sanki keçi bokunu yiyormuş gibi oluyorum.Görüntüsü gerçekten öyle rengi zaten malum.Bu yazı Nesquik'in "Neeesquuuuuik sütü sevdirir" sözüne ters düşen bi yazı oldu.Hatta okuduktan sonra sütten tiksinirmiş herkes :P Neyse benim bu tür şeylerden midem bulanmaz ama insanların midesini bulandırmayı çok severim.Mesela samimi olduğum biriyle yemek yerken kimseye çaktırmadan ağzımın içindekileri de gösteririm :D Damla çikolatayı da tavşan bokuna benzetirim.Yayla çorbasını da kusmuğa...Her neyse bu uzar gider böyle.En iyisi bitireyim :D

4 Eylül 2009 Cuma

Aşık Olma İsteği


Bu sefer blogumda farklı bi konu paylaşacağım.Aşık olma isteği...Evet.Aşık olacak kimseyi bulamıyorum.Hoş aşık olduğum kız da bana aşık olmuyor.Bazen İsmail YK'ya tam destek veriyorum.Adam şarkısında beni beğeneni ben beğenmem benim beğendiğimse beni beğenmez diyerek olayı bitiriyor.Felsefe yapıyor:P Belki de ben ve benim gibi birçok çaresize üzülmeyin takmayın bakın ben de bulamıyorum gibi bi mesajı vermeye çalışıyor.Artık aşık olmak istiyorum ama yakınımda kafa dengi bi kız yok.En sonunda kendimi İzdivaç'a katılıcam ondan korkuyorum.Zuhal Abla bana nasıl bi aday aradığımı sorucak.Ben de sert müzik dinleyen,eli yüzü düzgün ve boyu uzun olmayan bi kız aradığımı söyleyeceğim.Ha bi de Allah korkusu olan (şimdiki evlilik programlarında da bu söz moda hatta bugün biri yanlışlıkla Allah korkusu olmayan dedi :D koptum)Her neyse Zuhal Ablacım yarım saat sonra Umut talibin var diyecek ve kız konuşmaya başlayacak.Umut seni gördüm beğendim.Metalciyim.Ama tesettürlüyüm beni böyle kabul edeceksen çıkabiliriz diyecek.Ve ben ona git işine kızım seni belediye kabul etsin diyeceğim.Benim şansıma bu da olur.Kısacası evde kalmaktan korkuyorum.Ayrıca Cedric seni çok kıskanıyorum.8 yaşındasın hiç büyümüyorsun ve o yaşta biriyle çıkıyorsun.
DIPNOT:Geçen sene ona nasıl aşık olmuşum anlamıyorum.Doğrusu şimdi kendime çok gülüyorum.

Rüyada İsmi Lazım Değili Dövmek Hayra Yorumlanır


Genellikle çok fazla rüya görmem veya görüpte unuturum onu bilemiyeceğim.Ama bu kadarı da pes yani...Rüyamda Fox kanalında Smackdown programına çıkmış kas yığınları misali ismi lazım değili yani tiryakiyi(hatta Voldemort:P)dövüyordum.Normalde şiddetten hoşlanmam.Ama kendisi bilinçaltıma öyle bi nefretle yerleşmiş ki hem onu hem de onu döverken görüyorum.Sevgili Simsıpanç'a da durumu anlattım.Simsıpanç rüyada ismi lazım değili görmenin hayra yorumlandığını söyledi:DHer neyse minnacık kitlemle paylaşmak istedim kendisine birikmiş öfkemi.Bigün elimden bi kaza çıkıcak diye korkuyorum acaba bu yukarıdaki yöneticilerden gönderilmiş bi işaret mi ?Değildir herhalde.Bu arada tüm stresimi attım.Şimdi Bengü'nün dövüş aşkını anlayabiliyorum.Çünkü bu sabah büyük bi mutlulukla uyandım.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Memnu Aşk - Azgınlığın Sonu


Yarının hayatımdaki en güzel günlerden biri olacağına inanıyorum.Saatler 20:15'i gösterdiğinde izleyiciler ekrana kilitlenicek.Bugünlerde hemen hemen herkesin aklında aynı soru var.ACABA KİM GÖRDÜ?Evet bu soru yarın Kanal D ekranında cevap bulacak.Aşk-ı Memnu'da...
Bihter ve Behlül fazlasıyla azmış bi çift bence.Durduramıyorlar kendilerini.Alacakaranlık'taki Bella bile bu kadar azık değil.Sürekli Edward'dan bişeyler istiyor ama Edward her seferinde evlenmeden olmaz diyor:D Bi de yabancılara namussuz derler.Gavur vampir Edward bile bizim sarı oğlan Behlül'den namuslu.Evlenmeden olmaz diyor.Ama Behlül yengesiyle işi götürüyor.Ama aklıma takılan hatırlarsanız Behlül ve Bihter otelde bi işlem gerçekleştirmek üzere buluşmuşlardı ama Bihter burada yapamam demişti Behlül de haklısın bu şartlar altında olmaz diyerek bu konuyu kapatmışlardı.Ama daha sonra birbirlerine karşı koyamayıp Süleyman Efendi'nin serasında mercimeği fırına verdiler.Otel odasında olamayacağını düşündükleri o iş serada nasıl oldu anlayamadım doğrusu.Acaba çiçek kokuları arasında mı birlikte olmak istediler veya kendi çaplarında aksiyon mu yaratmaya çalıştılar bilemeyeceğim ama olan oldu.Taburenin üstündeki cisim yere düşerek kırıldı ve Bihter'in bi yerinden çıkan kim sesi duyuldu.Kamera yakın çekimden Beşir'i,Matmazel'i,Nihal'i ve Firdevs'i gösterdi.Gören kişi Nihal olamaz çünkü anında yere düşer bayılır herkes başına toplanır e doğal olarak Bihter ve Behlül'ün uygunsuz vaziyeti herkes tarafından görülür dizi biterdi.Firdevs Hanım evdeki rahatını bozmamak için görse de söylemez.O yüzden ona da göstermezler.Matmazel..Matmazel zaten Behlül ve Bihter'in bi ilişkisinin olduğunun farkında.Bi de onları o şekilde görürse kesin Adnan'a öter ve Adnan ona inanır Bihter'i boşar Matmazel'i alır.Dizi biter.O yüzden kesin Beşir gördü.Beşir söylese bile böyle bişeyi evin çalışanı olduğu için kimse ona inanmaz bi de işten atarlar.Beşir içine atar ve hastalığı büyür.Böylece Bihter ve Behlül aşklarına devam eder.E doğal olarak dizi de devam eder.Zaten kitabını okudum kitapta ilk Beşir görüyordu bunları.Bu yüzden gören kesin Beşir.Her neyse belkide yanlış tahmin ediyorum sonuçta müneccim boku yemedim.Nasıl olsa herkes yarın kimin gördüğünü görecek ve en önemlisi büyük hasret bitecek...

1 Eylül 2009 Salı

Yok Böyle Ağaç


Yaprak Dökümü...Bir zamanlar 141 sayfa olan bi Reşat Nuri Güntekin klasiğiydi.Ay Yapım ve Kanal D sayesinde çarşamba akşamlarının tv klasiği haline geldi.Kitap zaten ailenin başına gelen olaylar yüzünden arabeskti ancak diziye eklenen karakterler ve değişik olaylar sayesinde daha da bi arabesk oldu.Bi yandan Ali Rıza Bey'in gururlu tavırları,diğer yandan Hayriye Hanım'ın dırdırları,bir diğer yandan Nejla ve Leyla'nın bitmek bilmeyen sidik yarışmaları,Şevket'in Ferhunde'ye yaranabilmek için başına gelenler,Fikret'in tripleri ve en önemlisi Ferhunde'nin öre öre Tekin ailesinin bi dükkan açmasına bile yetebilecek sayıda olan çorap sayısı :D İşler böyle olunca ailenin başına gelenler de kaçınılmaz oluyor tabii.E doğal olarak dizi bitmiyor ve 4.sezonuna giriyor.Mehmet Ali Erbil'in de dediği gibi Reşat Nuri Güntekin öbür taraftan yazıp yolluyor herhalde dizinin devamını..Ama sıktılar artık.Hep aynı olaylar.Çoktan bitmesi gereken bi dizi Yaprak Dökümü.Ben hatta ben dememeliyim kimse böyle bi ağaç görmemiştir sanırım.Döküle döküle bitmiyor bu yapraklar.Ayrıca nedense her sonbahar çok sert geçiyor.Böyle sonbaharlara bırakın yaprak ağaç dayanamaz kökünden sökülür sanırım.Artık bitirin be kardeşim şu diziyi de biz de kurtulalım Tekin ailesi de kurtulsun.Gerçi bu gidişle yapraklarını dökmeyen çam ağacı bile yaprak döker.Ama bu dizinin ağacının türü neyse onun yaprakları dökülmez.Bu yüzden uzar gider...

30 Ağustos Faciası


2 gün önce 30 Ağustos Zafer Bayramı'ydı ve hemen hemen her yerde türlü eğlencelerle coşkuyla kutlandı.Her ne kadar son yıllarda sanki çok bağımsız bi ülkeymiş gibi neden Zafer Bayramı'nı kutladığımızı anlamamış olsam da sitemizde yapılan eğlencenin yanından bi geçeyim dedim.Sitemiz henüz yeni doğal olarak çok toy.Bu düzenlenmiş olan ilk organizasyondu.Doğal olarak çok komik ve saçmaydı.Komedi ve saçmalık dizisini başlatan kuşkusuz eğlenceye getirilen piyanist şantördü.Bu devirde piyanist şantör mü kaldı?Getiriceksin bi DJ herkes bakıcak keyfine.Saat ilerledikten sonra havai fişek gösterisi başladı ve gülmekten yarıldık.Benim bildiğim havai fişek yukarı doğrı çıkar ve patlar ama kendimi cahil hissetmeme sebep olan havai fişekleri seçen sitemizin çakma organizatörlerinin aldığı havai fişeklerin bir kısmı olduğu yerde patladı diğer kısmı ise sağa sola doğru giderek patladı.Yaşadığımız müthiş görsel şov karşısında ağzımız gerçekten (gülmekten) açık kaldı.Ama ağzımız hiç kapanmadı daha sonra yöneticimiz mikrofonu eline alarak 10.Yıl Marşı'na kendi mükemmel yorumunu kattı.Alakasız bi tondan (öyle bi ton da yok sanırım) söylemeye başladı.Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan bölümünü ise BAŞKURULTAY olarak değiştirerek yanak ağrılarımın artmasındaki sebeplerden biri oldu.30 Ağustos gecesi gerçekten çok güldüm ve güldük.Yöneticimizin eşsiz müzik yeteneği inşallah en kısa sürede keşfedilir de kendisine bi albüm yapılır.Böylece Cem Yılmaz'ın,Ata Demirer'in ve gülen var mı bilmiyorum ama Şahan Gökbakar'ın pabucu dama atılır.Türkiye gerçek bi komedyen görür.